Konu tarih olduğunda, belgesiz söylemler tevatürden öteye gidemez...
Peki ya bilinçli olarak belgelere değil de tevatürlere inandırılmak isteniyor isek?..
Son dönemde ısıtıp ısıtıp önümüze konulan Dersim tartışmaları tekrar alevlendirildi... Başta Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan olmak üzere Akp'li kadroların tamamı "Bir de İstiklal Mahkemeleri arşivi açılsa, oralarda daha ne Dersim'ler var" gibi açıklamalarla Cumhuriyet devrimini ve Atatürk dönemini karalama kampanyası başlattılar... Bu tartışmalar son dönemde özellikle dönüp dolaştırılarak İskilipli Atıf "Hoca" özeline indirgenerek, Atatürk'ün, Cumhuriyet'in masum bir Müslüman adamı ipe götürdüğünü vurgulamaya çalıştılar... Anlatılan düzmece hikaye ise evlere şenlik denecek ölçüde, neredeyse yeniden tarih yazan Tayyip ve şürekası, İskilipli Atıf'ın şapka devriminden birkaç yıl önce yazdığı "Şapka Risalesi" nedeniyle idam edildiğini, şapka takmadığı için insan öldüren Cumhuriyet'in zalim olduğunu söylediler... İşin aslını kaynaklarıyla izah edelim...
Babası Akkoyunlu aşiretinin İmamoğulları ailesinden gelen Hasan Kethüdaoğlu Mehmed Ali Ağa, annesi Mekke'den göç etmiş, Arap Ben-î Hattab aşiretinden Nazlı Hanım'dı. 1875 yılında, Bayat'ın Toyhane köyünde doğdu. Altı aylıkken öksüz kalan Mehmed Âtıf, dedesi Hasan Kethüda'nın himayesinde yetişti. Bunlar ansiklopedi cümleleri... Gelelim bizi ilgilendiren kısma...[1]
Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyan'ın veya bir Yahudi'nin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyordu."[2]
16 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde derdest edilerek göz altına alındı. 16 Aralık 1925 günü Giresun İstiklal Mahkemesinde yargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı. Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun hammaddesinin de İngiliz bayrağının hammaddesiyle aynı olduğunu söyleyerek cevap verdi.

İstanbul'da birkaç ay kaldıktan sonra Ankara'da bu kez başka suçlardan dolayı İstiklal Mahkemesine sevk edilmiş burada esas olarak vatana ihanetle suçlanmıştır. Bu mahkemede de şapka konusu gündeme gelmekle beraber İstiklal Mahkemesi zabıtları incelendiğinde kendisine ağırlıklı olarak “Teali İslam Cemiyeti üyesi iken neden Yunanla yapılan savaşa karşı çıkan bildiriler yazıp dağıttığı sorulmuştur.”
Mahkeme zabıtları incelendiğinde mahkeme başkanının kendisine defalarca ve öfkeyle “Neden Yunan tayyareleri ile Milli Mücadele karşıtı bildiriler attınız? Ama bu yaptığınız aksi tesir yaptı. Anadolu halkı Milli Mücadeleye daha fazla destek vermiştir” diye hesaba çektiği görülür. İskilipli ise Milli Mücadelenin başarıya ulaşması üzerine Vakit gazetesinin 1034. nüshasında tekzip yayınlayarak “o bildiri bana ait değil” diyecekti.
Ankara İstiklal Mahkemesi zabıtlarında idam gerekçesi olarak şunlar yazar:
“Bundan başka milli mücadelenin en buhranlı zamanında Anadolu içlerine doğru uzanmış işgal ordusuna mukavemet edilmemesi hususunda başkanlığını yaptığı Teali İslam Cemiyeti adına düzenlediği beyannameleri sonradan aldığı çeşitli inkâr tertiplerine rağmen yunan tayyareleri ile istiklali ve hayat hakkı için mücadele eden Anadolu köylerine attırdığı ve yeniliğe ve cumhuriyete daimi bir düşman vaziyeti almış olan adı geçen kişinin son isyan hadisesi ile maddeten ve manen alakadar bulunduğu birçok delil ile anlaşıldığını ve ortaya çıktığı, adı geçen kanunun 55. Maddesinin TC’nin teşkilat-ı esasiye kanununu tamamen veya kısmen tağyir ve/veya ifa-yı vazifeden men’ine cebren teşebbüs edenler idam olunur” diyen muharrer fırkası mucibince İskilipli Hoca Atıf efendinin idamlarına oy birliği ile karar verildi.” Yani İskilipli'nin idam kararında “şapka” değil “devleti ortadan kaldırmaya” teşebbüs suçu vardır.[4]
Söz konusu Teali İslam cemiyeti hakkında bilinenleri de açıklamak gerek diye düşünüyorum. Teali İslam Cemiyeti Milli Mücadele'ye ve Mustafa Kemal'e kesin olarak karşıdır. İslamcılığı, Batı ile sentezleyen bakış açılarına göre, İngilizler ve Yunanlılar iyidir. Çünkü onların galibiyetlerinin arkasında Kuvayi Milliye gibi "cahilce bir cesaret" değil uygarlık zekâsı vardır. En önemli ihtiyaçları ise İslamiyet ile o "dehayı" birleştirmektir, hatta bu bir ödevdir." Bugün onun mağduriyet makamına oturtulmaya çalışılmasının nedenini daha iyi anlatabilmek için İskilipli Atıf Efendinin Teali İslam Cemiyeti Başkanı (Reisi Evvel) olarak yayınladığı bildiriden birkaç satır aktaralım:
"Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları ortaya çıktı ve bunlar Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Zavallı saf ve gafil halktan topladıkları askerlere 'siz burada onlarla savaşın, biz de arkalarını çevirelim' diyerek sıvışıyorlar. Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakarlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır.
Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?
Elinize aldığınız bu fetva Allah'ın emridir, Padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücutlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur."[5]
Tüm bu delilerden de görüldüğü üzere bu sapkın ruhlu, akıl hastası ve vatan haini olan zevat, tam da katli vacip olan bir insan paçavrasıdır.
Bugün “İngiliz Muhipleri Cemiyetine mensup” İskilipli’yi savunanların bu muhabbetinin tek nedeni “O’nun Mustafa Kemal”e olan düşmanlığıdır.
Mustafa Kemal’e düşman isen “İngiliz’e muhip, Yunan’a dost” olabilirsin, bir beis yoktur!
Tarihten ve akıldan yoksun olan “devlet, millet hatta din düşmanları” bunu böyle bile.
_________________________________________
[1]: İskilipli Atıf Hoca - Mehmet Sılay(2001)
[2]: Frenk Mukallitliği ve Şapka - İskilipli Hoca Atıf(1921)
[3]: Allah İle Aldatmak - Yaşar Nuri Öztürk(2008)
[4]: İttihadcının Sandığı - Murat Bardakçı(2014)
[5]: Sinan Meydan - El Cevap(2013)
[1]: İskilipli Atıf Hoca - Mehmet Sılay(2001)
[2]: Frenk Mukallitliği ve Şapka - İskilipli Hoca Atıf(1921)
[3]: Allah İle Aldatmak - Yaşar Nuri Öztürk(2008)
[4]: İttihadcının Sandığı - Murat Bardakçı(2014)
[5]: Sinan Meydan - El Cevap(2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder