9 Aralık 2013 Pazartesi

Aktif Siyasete Ara Veriyorum...

Reşit olduğum ilk günlerde, içimde siyaseten yanan bir ateşle koştum il binasına… Formlar dolduruldu, kimlik fotokopisi ve fotoğraflar hazır… Artık ben de ülkenin gidişatında söyleyecek sözü olduğunu düşünen bir gençtim ve gerçekten de söyleyeceklerim vardı…

Geride bıraktığım on yıllık sürede, bir siyasi partide, bir gencin yapması gerekenlerin tamamını birçok kez yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bayrak dediler biz bağladık, düğün dediler biz oynadık, cenaze dediler biz ağladık… Aktif siyasetin içerisinde yüzlerce insan tanıdım… Binlerce el sıktım, binlerce yanak öptüm… On yıldır, yapılabilecek bütün fedakârlıklarla, ailemden vazgeçerek, sevgilimden vazgeçerek, arkadaşlarımdan vazgeçerek, cebimdeki paradan, kişisel gelişimimden, gelecek kaygılarımdan vazgeçerek bu partinin sadık bir neferi olma yolunda çabaladım. Parti ideolojisine ya da bölge ve/veya ülke siyasetine ne katabilmişimdir bilmiyorum. Ama katmak adına kaybettiklerim paha biçilemez değerdedir.

Varlığımı, bu partinin varlığına armağan etmiş olmakla hep onur duymuşumdur. Bugün geldiğimiz noktada, parti uğruna vazgeçtiğim hiçbir şey için pişmanlık duymuyorum. Ancak bir gerçek de var ki… Yoruldum…





Ben, ülkenin derdini dert edinen insanları bu çatı altında gördüğüm için, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim. Partim uğruna, ideolojim uğruna, inançlarım uğruna, vazgeçilmez temel değerlerimiz uğruna ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünsel mirasını yaşatabilmek uğruna Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim. Hiçbir beka beklentim olmadan, salt “ülkenin geleceği yararına bir ses de biz olur muyuz” kaygısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim. Gençlerin, siyasi kulislere, mevki pazarlıklarına ve adamcı fahişeliğe meze olmadan siyaset yapabilmesi gerektiğini düşündüğüm için Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim.


            Ancak geçen zaman, her şeyi olduğu gibi, partimi de değiştirdi. Atatürk’ün kazanımlarını umursamayan, ona küfretmeyi marifet sayan, gençleri adeta “kadrolu şakşakçı” olarak görmekten bir adım ötesini düşünemeyen insanlar ele geçirdi partimi. Bu insanlar, ilçe başkanı oldular, il başkanı oldular… Belediye başkanı, milletvekili oldular… Parti meclisine girdiler, genel başkan yardımcısı oldular…

            Hatta bu sapkın ruh halindeki zevatlardan bazıları, doksan yıllık parti tarihinde bir ilki başardılar ve bu partinin gençlerini kolluk kuvvetleri zoruyla, parti binasından, adeta babasının malıymış gibi kovdurdular… Ve bu yaşanan şerefsizliğe, ne il başkanım ne de gençlik kolları genel başkanım ses çıkaramadı. Yirmili yaşlarda parti üyesi olmuş gençleri partiden polis zoruyla kovan, kırkından sonra kendisinden bir şey olmayacağını anlayıp partiye üye olan “başka” ideolojinin elemanı olan bu ilçe başkanı, hala görevinin başında…

Bu hareket sadece o kardeşlerimize değil bu partiye üye her bir gence yapılmıştır. Ve o gençlerin bağlı olduğu ilçeden sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak, bu durumdan kendi payıma düşen yaptırımı çıkarmam gerektiğini düşünüyorum.

Uzun lafın kısası, bir süre partimdeki aktif siyasi yaşamıma ara vermeyi düşünüyorum… Partinin karakterine, terbiyesine, geleneğine uymayan bu adamlar, bu parti içerisinde var olduğu sürece ben bu partide aktif rol almayı düşünmüyorum. Bu bir veda değil yeni bir başlangıcın ön hazırlığıdır.

Biz bu diyardan gider olduk,
kalanlara selam olsun.
Bilmeyen ne bilsin bizi,
bilenlere selam olsun.

Saygılarımla
Engin ÇANCIOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

9 Aralık 2013 Pazartesi

Aktif Siyasete Ara Veriyorum...

Reşit olduğum ilk günlerde, içimde siyaseten yanan bir ateşle koştum il binasına… Formlar dolduruldu, kimlik fotokopisi ve fotoğraflar hazır… Artık ben de ülkenin gidişatında söyleyecek sözü olduğunu düşünen bir gençtim ve gerçekten de söyleyeceklerim vardı…

Geride bıraktığım on yıllık sürede, bir siyasi partide, bir gencin yapması gerekenlerin tamamını birçok kez yerine getirdiğimi düşünüyorum. Bayrak dediler biz bağladık, düğün dediler biz oynadık, cenaze dediler biz ağladık… Aktif siyasetin içerisinde yüzlerce insan tanıdım… Binlerce el sıktım, binlerce yanak öptüm… On yıldır, yapılabilecek bütün fedakârlıklarla, ailemden vazgeçerek, sevgilimden vazgeçerek, arkadaşlarımdan vazgeçerek, cebimdeki paradan, kişisel gelişimimden, gelecek kaygılarımdan vazgeçerek bu partinin sadık bir neferi olma yolunda çabaladım. Parti ideolojisine ya da bölge ve/veya ülke siyasetine ne katabilmişimdir bilmiyorum. Ama katmak adına kaybettiklerim paha biçilemez değerdedir.

Varlığımı, bu partinin varlığına armağan etmiş olmakla hep onur duymuşumdur. Bugün geldiğimiz noktada, parti uğruna vazgeçtiğim hiçbir şey için pişmanlık duymuyorum. Ancak bir gerçek de var ki… Yoruldum…





Ben, ülkenin derdini dert edinen insanları bu çatı altında gördüğüm için, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim. Partim uğruna, ideolojim uğruna, inançlarım uğruna, vazgeçilmez temel değerlerimiz uğruna ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünsel mirasını yaşatabilmek uğruna Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim. Hiçbir beka beklentim olmadan, salt “ülkenin geleceği yararına bir ses de biz olur muyuz” kaygısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim. Gençlerin, siyasi kulislere, mevki pazarlıklarına ve adamcı fahişeliğe meze olmadan siyaset yapabilmesi gerektiğini düşündüğüm için Cumhuriyet Halk Partisi’ndeydim.


            Ancak geçen zaman, her şeyi olduğu gibi, partimi de değiştirdi. Atatürk’ün kazanımlarını umursamayan, ona küfretmeyi marifet sayan, gençleri adeta “kadrolu şakşakçı” olarak görmekten bir adım ötesini düşünemeyen insanlar ele geçirdi partimi. Bu insanlar, ilçe başkanı oldular, il başkanı oldular… Belediye başkanı, milletvekili oldular… Parti meclisine girdiler, genel başkan yardımcısı oldular…

            Hatta bu sapkın ruh halindeki zevatlardan bazıları, doksan yıllık parti tarihinde bir ilki başardılar ve bu partinin gençlerini kolluk kuvvetleri zoruyla, parti binasından, adeta babasının malıymış gibi kovdurdular… Ve bu yaşanan şerefsizliğe, ne il başkanım ne de gençlik kolları genel başkanım ses çıkaramadı. Yirmili yaşlarda parti üyesi olmuş gençleri partiden polis zoruyla kovan, kırkından sonra kendisinden bir şey olmayacağını anlayıp partiye üye olan “başka” ideolojinin elemanı olan bu ilçe başkanı, hala görevinin başında…

Bu hareket sadece o kardeşlerimize değil bu partiye üye her bir gence yapılmıştır. Ve o gençlerin bağlı olduğu ilçeden sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak, bu durumdan kendi payıma düşen yaptırımı çıkarmam gerektiğini düşünüyorum.

Uzun lafın kısası, bir süre partimdeki aktif siyasi yaşamıma ara vermeyi düşünüyorum… Partinin karakterine, terbiyesine, geleneğine uymayan bu adamlar, bu parti içerisinde var olduğu sürece ben bu partide aktif rol almayı düşünmüyorum. Bu bir veda değil yeni bir başlangıcın ön hazırlığıdır.

Biz bu diyardan gider olduk,
kalanlara selam olsun.
Bilmeyen ne bilsin bizi,
bilenlere selam olsun.

Saygılarımla
Engin ÇANCIOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder