Nasıl da heyecanla gitmiştik
üyelik formumuzu doldurmaya… 18’i dolduralı henüz birkaç ay olmuş ve ülkenin
gidişatından memnun olmayıp koşmuşuz CHP’ye katılmaya. Siyaset nasıl yapılır
bir fikir sahibi değiliz ama “öğreniriz içeride nasılsa” rahatlığıyla kimlik
fotokopileri vesikalıklar derken bir baktım ki üye oluvermişiz... Bir süre
sadece dinleyici kaldım toplantılarda… Gözlemliyordum, bir şeyler kapmaya
çalışıyordum. Toplantıdan toplantıya gözlem süreci devam ederken kendimizi
meydanlarda buluverdik zaten. Henüz tek kelime görüşümü söyleme fırsatım
olmamıştı ama elimde broşürler dağıtmaya, direk tepelerine bayrak bağlamaya
hemen başlamıştım. Sonradan öğrendim ki, bunları yapmazsan bu partide “çalışmış”
sayılmıyormuşsun. O zaman biz de gereğini yerine getirir üzerimize düşeni
yaparız dedik… İnmedik direk tepelerinden…
Yukarıdaki paragraf benim bu partideki ilk 3-4 yılımın nasıl geçtiğinin kısa bir özetiydi. Sonraki 10 yılda da bayraklar broşürler hep ellerimizdeydi ama tek farkı artık aynı zamanda konuşabiliyorduk. Yani bizden beklenen “asli görevimizin” dışında gençlik siyaseti yapma mücadelesi de veriyorduk. Evet kimse fikrimizi sormuyordu ama biz yine de söylüyorduk açık açık…
Yakın geçmişe geldiğimizde sayımız bir hayli artmıştı. Toplantılarımızda salonlara sığmıyor, saha çalışmalarında caddeleri kapatıyor, bizden beklenen “asli görevimiz” üzerine öyle işler yapıyorduk ki, dönemin Genel Başkanı, “öyle görüyorum ki, Türkiye’de sizin Bursa’daki yapılanmanızdan daha aktif ve daha nitelikli bir örgütlenmeye sahip değiliz” övgüsünü bizlere açık açık dile getiriyordu. Bursa’da gençlerin icraatları, genel ve yerel seçim sonuçlarına direk yansıyor, CHP, “sağın kalesi” görülen Bursa’da her gün oylarını biraz daha arttırıyordu…
Sonra bir hanım türedi başımıza…
Gençlik siyasetinin böyle yapılmayacağını, bizim işimizin “bayrak asmak”tan daha
ötesi olmadığını dikte etti gençlere… Direndik,
karşı çıktık fakat sonuç olarak gücü o temsil ediyordu ve genç kadrolarımızın
tamamı kademeli bir programla görevlerinden tasfiye edildi.
Bu hanım bu dönemde Genel Başkan Yardımcısıydı
ve tavırlarından anlıyorduk ki bize bu uyguladığı bir genel merkez projesiydi.
Keza bizim yaşadığımız sürecin benzerini Türkiye’nin her yerinden birçok il ve
ilçe gençlik örgütlerinin yaşadığı haberlerini de duymaya başlamıştık. Planlı
bir “gençlik dönüştürme projesi” gerçekleştirilmiş, partideki nüve tabir
edilecek çalışkan kadrolar pasifize edilmiş, yerlerine ilçe-il başkanları ya da
genel merkezin güdümünde, ses çıkarmayan, biat eden, bayrak asan bir gençlik
kadrosu yerleştirilmişti. Üstüne bu devşirme kadrolarla defahatle seçimler,
referandumlar geçirilmiş zaten iştahı olmayan yapılar üzerine bir de yorgunluğa
terk edilmiştir.
İşte tüm bu söylediklerimin ışığında, size dün aldığım çok acı bir haberi iletmek istiyorum. İlk duyduğumda bir fısıltıdan öteye gitmeyen, fakat araştırdığımda doğru olduğunu öğrendiğim bir skandaldan bahsedeceğim sizlere.
İddia o ki, İstanbul İl Yöneticileri, bir takım gençlere, bayrak asma, bayrak sallama, şak-şaklama gibi “gençlik kolları” görevleri için saati 40TL’den ödeme yapılıyormuş. Başta ihtimal vermesem de konuyu bana aksettiren bir belediye meclis üyesi arkadaşımdan bu konuda kimden bilgi alacağımı sorduğumda bana ilettiği bir numarayı çevirdim. Karşımdaki şahıs, bu işin o ilçedeki organizatörüydü. Böyle bir olay gerçekleşiyor mu diye sorduğumda “evet duyduğun doğrudur, eğer ilgileniyorsan, yarın yapacağımız toplantıya katılabilir kaydını yaptırabilirsin” dedi. Duyduklarımın gerçek olduğuna halen inanamayan ben durumu teyit etmek üzere İstanbul İl Yönetici bir yakınımla görüştüm. Kendisinin verdiği cevap ise durumun vahametini adeta yüzüme çarptı. ”Evet Engin doğrudur” dedi. “Şuan partide genç kadromuz oldukça kısıtlı, saha çalışması yapma konusunda eksik kalıyoruz, üstelik mevcut kadrolar da yeterince motive değiller, biz de böyle bir şey düşündük…”
Şuan yazarken bile kanımı donduran bu ifadelerden sonra, bu işi il yöneticilerinin bağış yöntemiyle bir havuz kurarak organize edip finanse edebildiklerini de öğrenmiş olabildim.
İşte bugün geldiğimiz nokta ortada… Bir tarafta, yaptıkları, konuştuklarıyla partiye çağ atlatma hedefinde olan ama sistematik olarak dışarıda bırakılan gençler, diğer tarafta bayrak sallayacak adam bulamayıp partili olmayan gençlere, bayrak sallasın diye yevmiye ödeyenler.
2003 yılı üyesiyim. Partiye harcadığım mesai, o günlerden bu günlere aralıksız sürdü. Tutup “12 yıllık emeğimizi saati 40TL’den hesaplayıp bize de ödememizi yapın” diyecek değiliz… Sadece söyleyeceğimiz “içinde bulunduğunuz durumu görün, kendinize gelin, para falan değil adam yerine konmak istiyoruz” sözleri olacaktır.
İşte tüm bu söylediklerimin ışığında, size dün aldığım çok acı bir haberi iletmek istiyorum. İlk duyduğumda bir fısıltıdan öteye gitmeyen, fakat araştırdığımda doğru olduğunu öğrendiğim bir skandaldan bahsedeceğim sizlere.
İddia o ki, İstanbul İl Yöneticileri, bir takım gençlere, bayrak asma, bayrak sallama, şak-şaklama gibi “gençlik kolları” görevleri için saati 40TL’den ödeme yapılıyormuş. Başta ihtimal vermesem de konuyu bana aksettiren bir belediye meclis üyesi arkadaşımdan bu konuda kimden bilgi alacağımı sorduğumda bana ilettiği bir numarayı çevirdim. Karşımdaki şahıs, bu işin o ilçedeki organizatörüydü. Böyle bir olay gerçekleşiyor mu diye sorduğumda “evet duyduğun doğrudur, eğer ilgileniyorsan, yarın yapacağımız toplantıya katılabilir kaydını yaptırabilirsin” dedi. Duyduklarımın gerçek olduğuna halen inanamayan ben durumu teyit etmek üzere İstanbul İl Yönetici bir yakınımla görüştüm. Kendisinin verdiği cevap ise durumun vahametini adeta yüzüme çarptı. ”Evet Engin doğrudur” dedi. “Şuan partide genç kadromuz oldukça kısıtlı, saha çalışması yapma konusunda eksik kalıyoruz, üstelik mevcut kadrolar da yeterince motive değiller, biz de böyle bir şey düşündük…”
Şuan yazarken bile kanımı donduran bu ifadelerden sonra, bu işi il yöneticilerinin bağış yöntemiyle bir havuz kurarak organize edip finanse edebildiklerini de öğrenmiş olabildim.
İşte bugün geldiğimiz nokta ortada… Bir tarafta, yaptıkları, konuştuklarıyla partiye çağ atlatma hedefinde olan ama sistematik olarak dışarıda bırakılan gençler, diğer tarafta bayrak sallayacak adam bulamayıp partili olmayan gençlere, bayrak sallasın diye yevmiye ödeyenler.
2003 yılı üyesiyim. Partiye harcadığım mesai, o günlerden bu günlere aralıksız sürdü. Tutup “12 yıllık emeğimizi saati 40TL’den hesaplayıp bize de ödememizi yapın” diyecek değiliz… Sadece söyleyeceğimiz “içinde bulunduğunuz durumu görün, kendinize gelin, para falan değil adam yerine konmak istiyoruz” sözleri olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder