7 Nisan 2015 Salı

Yeni Şafak, Eski Yalan, Sahte Belge

                     
 Gazeteciler, bir gazete veya derginin hazırlanmasında ve çıkarılmasında görev alan kişilerdir. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.

                Yukarıdaki tanım, google'da "gazetecilik nedir" sorgulamasında, ilk çıkan ansiklopedik tanımın ta kendisidir. Bu tanıma sözlük anlamından çok daha öte bir sürü olumlu vasıflar eklenebileceği gibi sadece bu sözlük anlamından yola çıkarak da gazeteci sorumluluğunun azımsanamayacak bir manevi değerler bütünü olduğunu da görebilmemiz mümkündür... Ancak bilmekteyiz ki gazetecilik ülkemizde bu şekilde çalışan bir iş kolu olamamıştır.

                6 Nisan 2015 günkü Yeni Şafak "gazetesi" manşetinden, "Atatürk'ü Böyle Zehirlediler" manşetiyle bir makale yayınladı. Makalenin ilk harfinden son harfine kadar, manipülasyon, sahtecilik ve kokuşmuşluk akarken, ülkemizdeki gazetecilik onurunun da ne kadar ayaklar altına alabileceklerinin bir sınaması yapıldı adeta.  Hiç bir yazarın imzası olmadan "Yeni Şafak Özel Dosya" olarak yayınlanan haber bizlere bu gazetenin yazı işleri ekibinin hayal gücünün ne kadar geniş olduğunu gösterirken, yalan ve iftirada bir dünya markası olduklarını gözler önüne serdi...

                Gelelim, bu yalanların, yalan olduklarının ispatına... İlk olarak yayınladıkları sözüm ona "belge" ile başlamak istiyorum...

                Yukarıda gördüğünüz bu belgenin, dahiliye vekili Şükrü Kaya tarafından, İsmet İnönü'ye yazıldığını iddia eden yeni şafak, bu belgeyi nerden bulduğunu, kimden aldığını açıklamamakta. Bu başlı başına belgeyi yeni şafak gazetesinin uydurduğunu düşünmemize neden olacak bir durumken, belgeyi incelediğimizde gözümüze çarpan detaylar durumun vahametini gözler önüne serer hale getiriyor.

                Bakınız, belgenin sol üst köşesinde, kaşe ya da baskı olmayan, daktiloyla "faklı yazı tipi" ile yazıldığına inanmamızı bekledikleri bir ifade var. "T.B.M.M. Özel" ifadesi...
                Hadi diyelim ki o yıllarda daktilolarda farklı yazı tipi kullanımı mümkündü, bunu yedik varsayalım, devlet dilini bırakın, vatandaşlar arasında dahi kullanımı görülmemiş "ÖZEL" kelimesinin belgede kullanımına nasıl cevap verecekler... "Özel" kelimesinin etimolojik geçmişini incelediğimizde, devlet dilinde kullanılmaya başlamasının 70'lerin sonuna denk geldiğini görüyoruz. Hatta sizlere bununla ilgili bir belge de göstermek istiyorum.


                Yukarıda gördüğünüz zarf, TBMM mensupları tarafından kullanılmış bir gönderi zarfı örneğidir. Gördüğünüz üzere zarftaki mühür 1960 yılına ait olup, meclis anteti "T.B.M.M. Hususi" olarak açılmıştır. Daha 1960 yılında "özel" kelimesinin kullanımına başlanmamışken, 1938 yılında yazıldığı iddia edilen evrakın "özel" kelimesiyle bir anteti olması, bu belgenin uydurma olduğunun başlı başına kanıtıdır.
                "Bir "özel" kelimesini buldunuz diye adamları yalancılıkla itham etmeyin var mı başka delil" derseniz, cevabım; evet var...

                Söz konusu belgede, Mustafa Kemal'in "beni Türk doktorlarına emanet edin" sözünden alıntı olduğu iddiası var. "Özel" kelimesini incelediğim kadar detaylı incelemedim fakat bir incelemeye gerek duymaksızın rahatlıkla söyleyebilirim ki bu söz, "beni Türk hekimlerine emanet edin" olarak zikredilmiş, günümüzde hekim kelimesinin yerine doktor kelimesi ile kullanılan ve anlatılan bir cümledir.  Dahiliye vekili Şükrü Kaya'nın, İsmet İnönü'ye 1938 yılında günümüz Türkçesi ile mektup yazması ancak yeni şafağın haber diye nitelendirebileceği bir konu olsa gerek...

                "Kelimelerin etimolojik incelemesini falan bırakalım, başka söyleyecek sözünüz var mı" derseniz,  evet hala cevabım var...

                Belgenin yazımında kullanılan yazı tipi, Microsoft tarafından office adlı programlarında kullanılmak üzere 2009 yılında piyasaya sürülmüş bir yazı tipi. Yani bu yazı tipinin, her harfinin sözde belgedeki harflerle tam olarak aynı olmasının iki yolu var. Ya Microsoft bu yazı fontunu, bu belgeden alarak ortaya çıkardı, ya da bu belge Windows'un fontu kullanılarak 1938'den onlarca yıl sonra, hatta belki de 2015'te yazıldı...

                Bu kadar delil çürütme size yeterli gelmediyse, son olarak sizlere konunun uzmanı arkadaşlarımdan aldığım cevapları ileteyim. Bir tekstil firmasında çalışan grafiker ve desinatörden tutun da, büyük bir gazetenin baskı editörü olanlarına kadar bu işte uzman olduğunu düşündüğüm arkadaşlarıma, belgenin fotoğrafını göstererek, gerçekliği konusunda yorum yapmalarını istedim... 14 arkadaşımın 13'ü bunun fotoşop olduğunu ve aynısını hazırlamanın sadece 3-4 dakikalık bir çalışmayla gerçekleşebileceğini söylediler. Bir arkadaşım ise -ki kendisi büyük bir gazetenin baskı editörü olandır- bunun fotoşopla bile yapılmadığını, bu çalışmanın moda tabirle "paint terk" olduğunu dile getirdi...

                Yeni şafak, 2013 yılında bir anket yayınlamıştı. Bu ankete göre yeni şafak okurlarının %91'i yeni şafak yayınlarına tam anlamıyla itimat ettiklerini söylüyordu. Aynı anket gazete okurlarının %74'ünün AKP seçmeni olduğunu da söylüyordu ayrıca...

                Yeni şafağın bu yaptığının, farkındalığı yüksek olmayan, nispeten cahil insanları salak yerine koymak olduğunu söyleyecektim ama zaten kendi yaptıkları anket, hitap ettikleri kitlenin "en salak yerine konulası" kitle olduğunu ortaya koymuş. Başka söze ne hacet?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

7 Nisan 2015 Salı

Yeni Şafak, Eski Yalan, Sahte Belge

                     
 Gazeteciler, bir gazete veya derginin hazırlanmasında ve çıkarılmasında görev alan kişilerdir. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.

                Yukarıdaki tanım, google'da "gazetecilik nedir" sorgulamasında, ilk çıkan ansiklopedik tanımın ta kendisidir. Bu tanıma sözlük anlamından çok daha öte bir sürü olumlu vasıflar eklenebileceği gibi sadece bu sözlük anlamından yola çıkarak da gazeteci sorumluluğunun azımsanamayacak bir manevi değerler bütünü olduğunu da görebilmemiz mümkündür... Ancak bilmekteyiz ki gazetecilik ülkemizde bu şekilde çalışan bir iş kolu olamamıştır.

                6 Nisan 2015 günkü Yeni Şafak "gazetesi" manşetinden, "Atatürk'ü Böyle Zehirlediler" manşetiyle bir makale yayınladı. Makalenin ilk harfinden son harfine kadar, manipülasyon, sahtecilik ve kokuşmuşluk akarken, ülkemizdeki gazetecilik onurunun da ne kadar ayaklar altına alabileceklerinin bir sınaması yapıldı adeta.  Hiç bir yazarın imzası olmadan "Yeni Şafak Özel Dosya" olarak yayınlanan haber bizlere bu gazetenin yazı işleri ekibinin hayal gücünün ne kadar geniş olduğunu gösterirken, yalan ve iftirada bir dünya markası olduklarını gözler önüne serdi...

                Gelelim, bu yalanların, yalan olduklarının ispatına... İlk olarak yayınladıkları sözüm ona "belge" ile başlamak istiyorum...

                Yukarıda gördüğünüz bu belgenin, dahiliye vekili Şükrü Kaya tarafından, İsmet İnönü'ye yazıldığını iddia eden yeni şafak, bu belgeyi nerden bulduğunu, kimden aldığını açıklamamakta. Bu başlı başına belgeyi yeni şafak gazetesinin uydurduğunu düşünmemize neden olacak bir durumken, belgeyi incelediğimizde gözümüze çarpan detaylar durumun vahametini gözler önüne serer hale getiriyor.

                Bakınız, belgenin sol üst köşesinde, kaşe ya da baskı olmayan, daktiloyla "faklı yazı tipi" ile yazıldığına inanmamızı bekledikleri bir ifade var. "T.B.M.M. Özel" ifadesi...
                Hadi diyelim ki o yıllarda daktilolarda farklı yazı tipi kullanımı mümkündü, bunu yedik varsayalım, devlet dilini bırakın, vatandaşlar arasında dahi kullanımı görülmemiş "ÖZEL" kelimesinin belgede kullanımına nasıl cevap verecekler... "Özel" kelimesinin etimolojik geçmişini incelediğimizde, devlet dilinde kullanılmaya başlamasının 70'lerin sonuna denk geldiğini görüyoruz. Hatta sizlere bununla ilgili bir belge de göstermek istiyorum.


                Yukarıda gördüğünüz zarf, TBMM mensupları tarafından kullanılmış bir gönderi zarfı örneğidir. Gördüğünüz üzere zarftaki mühür 1960 yılına ait olup, meclis anteti "T.B.M.M. Hususi" olarak açılmıştır. Daha 1960 yılında "özel" kelimesinin kullanımına başlanmamışken, 1938 yılında yazıldığı iddia edilen evrakın "özel" kelimesiyle bir anteti olması, bu belgenin uydurma olduğunun başlı başına kanıtıdır.
                "Bir "özel" kelimesini buldunuz diye adamları yalancılıkla itham etmeyin var mı başka delil" derseniz, cevabım; evet var...

                Söz konusu belgede, Mustafa Kemal'in "beni Türk doktorlarına emanet edin" sözünden alıntı olduğu iddiası var. "Özel" kelimesini incelediğim kadar detaylı incelemedim fakat bir incelemeye gerek duymaksızın rahatlıkla söyleyebilirim ki bu söz, "beni Türk hekimlerine emanet edin" olarak zikredilmiş, günümüzde hekim kelimesinin yerine doktor kelimesi ile kullanılan ve anlatılan bir cümledir.  Dahiliye vekili Şükrü Kaya'nın, İsmet İnönü'ye 1938 yılında günümüz Türkçesi ile mektup yazması ancak yeni şafağın haber diye nitelendirebileceği bir konu olsa gerek...

                "Kelimelerin etimolojik incelemesini falan bırakalım, başka söyleyecek sözünüz var mı" derseniz,  evet hala cevabım var...

                Belgenin yazımında kullanılan yazı tipi, Microsoft tarafından office adlı programlarında kullanılmak üzere 2009 yılında piyasaya sürülmüş bir yazı tipi. Yani bu yazı tipinin, her harfinin sözde belgedeki harflerle tam olarak aynı olmasının iki yolu var. Ya Microsoft bu yazı fontunu, bu belgeden alarak ortaya çıkardı, ya da bu belge Windows'un fontu kullanılarak 1938'den onlarca yıl sonra, hatta belki de 2015'te yazıldı...

                Bu kadar delil çürütme size yeterli gelmediyse, son olarak sizlere konunun uzmanı arkadaşlarımdan aldığım cevapları ileteyim. Bir tekstil firmasında çalışan grafiker ve desinatörden tutun da, büyük bir gazetenin baskı editörü olanlarına kadar bu işte uzman olduğunu düşündüğüm arkadaşlarıma, belgenin fotoğrafını göstererek, gerçekliği konusunda yorum yapmalarını istedim... 14 arkadaşımın 13'ü bunun fotoşop olduğunu ve aynısını hazırlamanın sadece 3-4 dakikalık bir çalışmayla gerçekleşebileceğini söylediler. Bir arkadaşım ise -ki kendisi büyük bir gazetenin baskı editörü olandır- bunun fotoşopla bile yapılmadığını, bu çalışmanın moda tabirle "paint terk" olduğunu dile getirdi...

                Yeni şafak, 2013 yılında bir anket yayınlamıştı. Bu ankete göre yeni şafak okurlarının %91'i yeni şafak yayınlarına tam anlamıyla itimat ettiklerini söylüyordu. Aynı anket gazete okurlarının %74'ünün AKP seçmeni olduğunu da söylüyordu ayrıca...

                Yeni şafağın bu yaptığının, farkındalığı yüksek olmayan, nispeten cahil insanları salak yerine koymak olduğunu söyleyecektim ama zaten kendi yaptıkları anket, hitap ettikleri kitlenin "en salak yerine konulası" kitle olduğunu ortaya koymuş. Başka söze ne hacet?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder